
Çağımız, hızlı akan bilgilerin, kısa dikkatlerin ve yüzeysel ilişkilerin çağı. Böyle bir dönemde, derinleşmekten, düşünmekten ve duygudaşlık kurmaktan uzaklaşıyoruz. Oysa toplumlar, sadece teknolojik başarılarla değil; aynı zamanda ahlak, vicdan ve erdem gibi değerlere tutunarak gelişebilir. İşte bu yüzden okumak ve yazmak, sadece bireysel değil, toplumsal bir inşa aracıdır.
Okumak; anlamaya, anlamlandırmaya açılan bir kapıdır. İnsan başkasının dünyasına girmeyi, kendi kalbinin haritasını çıkarmayı kitaplarla öğrenir. Yazmak ise bu içsel yolculuğun dışa vurumudur. Kalemin ucunda dökülen her cümle, hem yazanı hem okuyanı dönüştürür. Sessiz bir konuşmadır yazı; zamanlar ötesine uzanır, gönülden gönüle köprü kurar.
Bugün öğrencilerimize sadece sınav başarısı kazandırmak değil, onlara bir dünya görüşü, bir vicdan terazisi kazandırmak zorundayız. Çünkü erdemli bireylerle erdemli toplumlar kurulur. Erdemli bireyler de kendini ifade etmeyi bilen, okuduklarından etkilenen ve etkilemeyi bilen bireylerdir. Dergiler, bu noktada büyük bir fırsattır. Öğrencinin iç sesini bulduğu, yazıyla kendini ifade etmeyi öğrendiği alanlardır. Her yazı bir adımdır; kendini tanımaya, başkasını anlamaya, dünyayı dönüştürmeye atılan bir adım.
Unutulmamalı ki sadece bilgiyle donatılmış ama irfanla yoğrulmamış bireylerin çoğaldığı toplumlar, kendi içine yabancılaşır. Oysa biz çocuklarımızın sadece bilen değil, hisseden, düşünen ve yaşayan insanlar olmalarını istiyoruz. Bu yol da okumaktan, yazmaktan ve bu ikisini birlikte yücelten bir anlayıştan geçiyor.
Erdem dergisi; öğrencilerimize hem düşünme hem duyurma imkânı tanıyan, aynı zamanda ortak bir hedef etrafında birleşme fırsatı sunan değerli bir zemindir. Bu yüzden okuyan, yazan ve bu vesileyle daha erdemli bir topluma katkı sunan herkesi gönülden tebrik ediyorum.
Erdemli bir topluma doğru hep birlikte el ele…