
“Evrenin Yatışmaz Yapısı ve Diğer Öyküler” kitabı bence çağımızın edebi eserleri arasındaki muhteşem eserlerden biri. Bu kitabın düşünceye ve öznelliğe dayanan bir kitap olduğunu düşünüyorum. Okuduğum öyküler sona yaklaştıkça biraz daha insanın olaylar sonucunda oluşan iç dünyasındaki düşüncelerden bahsediyor. Bence öyküler, romanlar ve bazı masallar, karakterlerin iç dünyasından bahsederek bitirilmeli. Ve yazar da öykülerini, bu şekilde bitirmiş. 1. tekil kişi anlatımıyla da bu ön plana çıkıyor zaten.
Kitabın içine girdikçe, bizi saran konuları, zamanın nasıl geçtiğini unutturuyor bize. “Yazar burada ne düşünmüş, burada tam olarak ne demiş, yoksa bundan mı bahsediyor?” gibi sorular gelmedi değil aklıma. Çünkü yazarın öykülerindeki derin düşünceler, edebiyattan ve düşünmekten uzak kalmış, monoton hayat süren insanların akıllarında birçok soru işareti bırakabilir. Çağımız öyle bir durumda ki, düşünmek yasaklanmadan düşünmeyi kendine yasak etmiş. Bu kitap şu zamanda düşünebilenler için büyük cevherler arasında.
Kitapta geçen bilindik isimler -Necip Fazıl, Dostoyevski, Korkut Molla gibi- meraklı insanları daha da etkiliyor. Ayrıca bu isimlerin hatırlanmasına da yol açmış kitabında. Beni etkileyen bir başka durum ise ilk öyküsünde Korkut Molla ile ilgili metinleri olması. O metinlerin içinde -aslında kitabın birçok yerinde- yazarın İslam ile ilgili bilgisi de mevcut. Bu durum, maneviyatı güçlü okurları iyi yönde etkilemiştir.
Teker teker öykülere baktığımızda, birinci öykünün diğerlerine göre daha uzun olduğunu görüyoruz. Çünkü içinde nesnellik ve olay, diğer öykülere göre daha fazla. Bu öykü aslında sonunda bütün okurları şok eden bir öykü… Hikâyenin başkahramanı herkesi hatta anlatıcıyı bile şok ediyor. Manevi olarak karakterlerinde etkilendiği bir öykü… İkinci öyküye bakarsak bazı kişilerde öykünün içindeki durum şüphe uyandırabilir. Kahramanın bile kendinden şüphelendiği bu öykü felsefi olarak etkili bir yazı. Üçüncü öyküde ise görüyoruz ki bazı insanlar çok hassas. Karakterin hassaslığından yola çıkarsak. Karakterin iç dünyası öyle güçlenmiş ki, bana göre bu düşünceler karakterin içinde bir çıkmaz sokağa dönüşmüş. Dördüncü öykü ise zalimlerin dünyasındaki masumlardan bahsetmiş. Son öyküde etkilenmemek elde değil açıkçası.
Baktığımızda görüyoruz ki yazar, birçok okurunu bu öyküleriyle etkileyebilir. Ama çağımızın insanları düşünmekten ve anlamaktan geri kaldıkları için bu öyküleri anlamakta güçlük de çekebilir. Yazarın, edebiyatı, genel kültürü, düşünceleri ve ilham aldığı konulara bakınca değer verilmesi gereken bir muharrir olduğu görülmektedir.