Gelin dostlar,
Gelin benimle,
Toplanın çevreme,
Kaldırın kadehlerinizi şerefime.
Çünkü bu gece,
Atılacağız uydurma bir göreve.
Takın maskelerinizin en süslülerini yüzlerinize.
Örtün ellerinizi en kalın eldivenlerinizle.
Giyinin kuşanın altın rengi işlemelerle,
Dantelli fırfırlı gömleklerle,
Kabarmış etekli, daracık korseli tuvaletlerle…
Bezenin mora, maviye,
Çevirin en pahalı ipeklerinizi pelerinlere.
Takın tüm mücevherlerinizi,
Bezenin zümrütlere safirlere ve incilere.
İyice süslenin bu gece!
Bir yolculuğa çıkıyoruz sizlerle,
Şana ve şöhrete…
Sen dostum, şarap içen zümrüt kadehle:
Ruhunu satmaz mıydın daha çok üne?
Ancak gerek yok bedelli bir esarete.
Söyleyeyim sizlere bu gece,
Düşeceğiz Prometheus’un ateşinin peşine.
Ve vereceğiz tanrılara ateşlerini yine,
Issız tepelerde.
Ayinler yapacağız iblislerle,
Dans edeceğiz büyülerle.
Gaddarlaşın dostlarım!
Küstahlaşın!
Sahteleşin elinizden geldiğince…
Başlayın eziyetlerinize,
Çıkarın içinizin pisliğini ve sığlığını yeryüzüne.
Çekinmeyin, çirkinleşin;
Yeter altın kutulu pudralarım hepinize.
Yıkalım bu dünyayı zevk ederek iyice,
Döndüremiyorsam bu çarkı geriye,
Nasıl iğrençleşilir, göstereceğim sizlere.
Çanak tutarak pis eylemlerinize,
Edeceğim eziyetlerin en büyüğünü kendime.
Tiksinerek tanık olacağım cinayetlerinize.
Ve en nihayetinde,
Siz öldürünce Medusa’yı çirkin diye,
Ve Athena’nın aynasından bakarken hayran hayran kendinize,
İşte o zaman, keseceğim bu zavallı Perseus’ların boyunlarını ellerimle.
Sunmak için tanrıça Nemesis’e,
Dünyayı yıkacağız dostlarım,
Yeniden yaratılabilsin diye adaletle!
