KitaplıkSayı 22

Unutulamayan Bir Çift Göz

Murat CİVAOĞLU | RİZE Sosyal Bilimler Lisesi, 11-A

Bence edipler siyaset ile uğraşabilir. Eserlerini belki de bunun üzerine kurarlar, bilinmez. Lakin işin edebî kısmını incelemek en doğrusu, edebiyatın insanı mest ettiği dizelerle, sözlerle ilgilenmek en münasibidir. Birçok yazar ülküsü adına insanları etkilemek adına şiirler, romanlar yazmıştır lakin insan her görüşe sahip insanı okuyabilmeli, eleştirebilmeli ama saygı duymalıdır. Tabiri caiz ise Hüseyin Nihal bu durumun en iyi örneklerindendir.  Atsızı da siyasi kişiliğinden arındırıp edebiyata kattığı harika dizeleri, romanları değerlendirmeliyiz. Bunları düşünmeyi bırakıp değerlendirmeye başlarsak en iyi hale kavuşuruz.

Atsız 12 Ocak 1905’te İstanbul’da dünyaya gelmiştir, Hem bir Türkolog, şair, yazar ve öğretmendir. Atsız, Türk tarihini konu edinen romanlar yazmış ve tarih araştırmaları yazmıştır. Otuz dört kitabı ve birçok şiiri mevcuttur. Türkçülük hareketini etkileyen en önemli isimlerden birisidir.

Romanlarında (Özellikle Bozkurtlar’da) Göktürk tarihini çok iyi anlatmıştır, okuduğum bir diğer romanı olan Deli Kurt’ta da Osmanlının ilk devreleri konu edinilmiştir.

Edebiyatta şöyle bir kalıp vardır, “Yazmak için âşık olmak” peki ya âşık olup yazamazsak? İşte Atsız’ın tam olarak yaşadığı da buydu. Bozkurtlar romanı nereden bakarsanız bakın bir başyapıttır. Kürşad’ın ihtilalini, ihanetleri, çaşıtlıkları ve yeniden dirilişimizi anlatır. Atsız bu romanlarda kahramanlıkları doyasıya anlatmıştır. 1. Kitap olan Bozkurtların Ölümü’nde bütün Köktürk erlerinin yanıp tutuştuğu birbirleriyle kapıştığı erleri yemyeşil gözleriyle mest eden ama bir o kadar da sert binbaşı kızı Almıla Katun vardır. Almıla, sevdiği Pars ile kaçmıştır. 2. kitapta aynı güzellikte ve sonunda Almıla’nın akrabası olduğunu öğrendiğimiz bey kızı yiğit mi yiğit güzel mi güzel yeşil gözlerine âşık olup onla vuruşmaya cüret eden erleri pataklayan Ay Hatun vardır. Deli Kurt romanında ise Atsız’ın karşımıza önceki karakterlerimize göre daha ön planda tutulan Gökçeni çıkarmıştır ortaya, Yıldırım Bayezid’in torunu yiğit er Deli Kurt tutulmuştur Gökçene. Lakin nafile! Kız büyülüdür, yemyeşil parlayan gözerine kim baksa büyülenir, başına bir fenalık gelir. Tüm roman karakterleri tek bir insandır aslında Atsız için, Pars da Atsızdır, Urungu da Atsızdır, Deli Kurt da Atsızdır. Aslında asıl mesele Atsız’ın yaşadığı gerçek hikâyesidir.

25’li yaşlarda Atsız görev aldığı okulda yeni atanmış meslektaşına âşık olur. Onu ilk gördüğünde notlarından kafasını kaldırmış ve yemyeşil gözler gözlerini bulmuştur. Atsız şair, meslektaşına bir şiir yazar, mektup aracılığıyla meslektaşının masasına bırakır, meslektaşı mektubun kimden geldiğini anlayarak açmaya bile tenezzül etmez ve mektubu Atsız’a geri verir. Atsız da bu şiiri kitabında yayımlar. Ruh Adam romanında anlatılan hikâyede geçen bu şiire “Geri Gelen Mektup” adını vermiştir. Kesit aktaracak olursak:

Ruhun mu ateş yoksa o gözler mi alevden,

Bilmem Bu yanardağ ne biçim korla tutuştu,

Pervane gönül kendini gizler mi hiç alevden?

Sen istedin de bu gönül zorla tutuştu.

 

Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse,

Ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse

Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan

Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse.

Yazarların aslında yazdıkları yaşadıklarıdır bence ancak Atsız fikir adamlığı sebebiyle gönül işlerine vakit bulamamıştır. Her romanında vazgeçilmez olan, sürekli anımsanan yeşil gözler onu vurmuş, Romanlarında da ondan buruk bir parça bırakmıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu