
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, Türk destanlarında kadın figürü bağlamında annelik rolünü incelemektir. Türk destanları, toplumsal yapıyı, kültürel değerleri, dönemin özelliklerini, düşüncelerini ve gelenekleri yansıtan önemli edebî metinlerdir. Çalışmada Manas Destanı ve Oğuz Kağan Destanı’nda kadın karakterlerin kadın figürü bağlamında annelik rollerinin nasıl işlendiğine odaklanılmıştır. Türk destanlarında annelik sadece biyolojik bir durum olarak değil, aynı zamanda toplumsal yapının ayakta kalmasında ve kültürel değerlerin aktarılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Manas Destanı’ndaki kadın figürleri dönemin örf ve adetlerine bağlılık, eşi ve çocuğu ile derin bağlılık rolleriyle toplumsal yapının devamlılığı konusunda bir rol oynamıştır. Oğuz Kağan Destanı’nda ise annenin manevi tutumu, çocuğu için büyük bir cesaretle elini taşın altına koyması, çocuğunun ilerdeki hayatına ışık tutması annelik rolünün hem bireysel hem de toplumsal önemi ve oynadığı rolün önemini ortaya koyar. Sonuç olarak, Türk destanlarında annelik rolü, yalnızca bireysel bir durum değildir, tüm toplumsal değerlerin ayakta kalması, aktarılması, kültürün yaşatılması açısından büyük bir öneme sahiptir.
Destanlar, bir milletin geçmişle kurduğu en güçlü köprülerden biridir. Destanlar dönemin kültürünü ve değerlerini yansıtır. Bu nedenle destanlardaki karakterler sadece sıradan bir karakter değil o dönemin sosyal yapısını yansıtan bir ayna konumundadır. Türk destanlarında da bu durum geçerlidir; her bir destan dönemin kültürü, değerleri ve toplumsal yapısı hakkında önemli bilgiler içerir. Toplumda hem biyolojik hem de manevi olarak önemli yere sahip olan annelik, Türklerin kadına verdiği değer ile birleşerek Türk destanlarında annelik değer verilen bir sembol olarak destanlarda temel unsurlardan biri olmuştur.
Manas Destanı’nda Kadın Figürü Bağlamında Annelik Rolü
Destandaki ideal kadın tipi, zor durumda kaldıkları zaman eşini ya da oğlunu kurtarma, eşleriyle birlikte sıkıntılara katlanma, örf ve adetlere itaat etme, erkek çocuk dünyaya getirme, annelik, hane odaklı temizlik, yemek işleri gibi toplumsal cinsiyet rolleriyle temsil edilmektedir (Çakmak, 2009; Akyüz, 2010; Koç, 2017; Demir, 2022). Manas Destanı’nda ideal kadın tipinin örf ve adetleri yerine getirmesi, kutlu ve özel günlerde dua etmesi, ritüelleri yerine getirmesi büyük önem arz etmektedir. Çünkü ideal kadın tipinin gelenekleri ve görenekleri yaşatması ona atfedilen önemli sorumluluklardan birisidir (Bayrak, 2018). Doğurma ve annelik yapma, erkeği bekleme ve ona kavuşma, kuma ile uyumlu olma, düşmanla mücadele etme, rüyada gelecekten haber alma gibi eylemler ideal eş, ideal anne tipi kadından beklenen davranışlardır (Fedakâr & Aksoy, 2019). Bu bağlamda, Manas Destanı’ndaki kadın figürleri sadece bireysel olarak değil, toplumsal yapıya göre de şekillenen rollerdir. Kadınlar, hem annelik hem de eşlik rolünde sürekli bir fedakârlık ve bağlılıkları ile toplumsal yapının devamı ve aktarılması için önemli bir yer tutar. Manas Destanı’nda kadınlar, çocuklarına olan derin bağlarının yanı sıra, aynı zamanda toplumsal değerlerin taşıyıcısı konumundadırlar. Annelik, sadece biyolojik bir şey olmanın ötesinde, toplumun sosyal yapısının ayakta kalması ve kültürel mirasın aktarılmasında kritik bir önem arz eder.
Oğuz Kağan Destanı’nda Kadın Figürü Bağlamında Annelik Rolü
Annesi rüyasında, güneşin karnına düştüğünü görüyor ve bu suretle gebe kalıyor. Çocuk doğduğu zaman, o da ilahî bir ışıkla aydınlanmış ve ortalığa hiç duyulmamış bir koku yayılmıştı. Vücudu üç yaşındaki bir kadardı. Kimsenin görmemesi için, yüzü bir madde ile sıvandı. Üçüncü ayda yürüyebildi. Bir yaşında konuşabiliyordu. Henüz daha olmamış şeyleri biliyordu. Solunda ve sağında ilahî şahıslar olduğu ve bunların onu korudukları söyleniyordu. Süt dişlerinin henüz daha yeni dökülmesine rağmen devlet işleriyle uğraşıyordu. Devlet işlerini idare eden amcası tereddüde düştüğü zaman, ondan fikir danışıyordu (Ögel, 1948). Annesinin rüyasında karnına düştüğünü gördüğü ışık, Oğuz Kağan’ın doğumunun sıradan bir olay olmadığını, aynı zamanda annesinin de sadece biyolojik değil, manevi bir anlam taşıdığını gösterir. Bir oğlu dünyaya gelir. Çocuk üç gün, üç gece anasının sütünü emmez. Herkes onun öleceğini düşünürken annesinin rüyasına girer. Çocuk annesine “Eğer sütünü emmemi istiyorsan biricik Tanrı’yı ikrar ve itiraf et.” der. Kadın üç gece aynı rüyayı görür. Bu kavim kâfir olduğundan kadın meseleyi kimseye anlatmaz. Kocasından gizli olarak Tanrı’ya iman eder. O anda çocuk anasının sütünü emmeye başlar (Bars, 2008). Bu durumdan hareketle, çocuğunun yaşadığı zorluk karşısında annesi, toplumun inançsızlık içinde olduğu bir dönemde, kendi içsel yolculuğu sonucunda Tanrı’ya inanır. Bu durum, annesinin büyük cesaretini ve anne ile çocuk arasında güçlü bir manevi bağın olduğunu açıkça gösteren bir sembol haline gelir. Oğuz Kağan’ın annesinin büyük bir cesaret ile yaptığı bu durum; sadece kendi manevi rolünü değil, Oğuz Kağan’ın toplumdaki manevi rolünü geliştirir. Genel olarak bu durumlardan hareketle anne rolü; toplumsal ve kültürel değerli taşımaktan ibaret olmadığı, aynı zamanda çocuğunun kahramanlık ve liderliğine ışık tuttuğunu gösterir.
Bu çalışma, Türk Destanlarında anneliğin nasıl bir rol oynadığını incelemek amacıyla nitel bir araştırma yöntemi benimsenmiştir. Araştırmanın amacı, Türk Destanlarında annelik rolünün hem kendi hem de toplumsal yapıdaki rolünü analiz etmektir.
Öncelikle, literatür taraması yapılmış ve annelik rolü üzerine derinlemesine konu işleyen destanlar incelenmiştir. Bu inceleme, Manas Destanı, Oğuz Kağan Destanı’ndaki kadın figürleri, annelik rolü ve bu rollerin toplumsal bağlamdaki yeri ayrıntılı şekilde analiz edilmiştir. Veri analizi, metin çözümlemesi yöntemine dayanmaktadır. Destanlardaki annenin karakterlerin özellikleri, davranışları, aile içindeki yerleri ve toplumsal sorumlulukları incelenerek, annelik rolünün nasıl işlendiği belirlenmiştir. Son olarak, elde edilen bulgular, Türk destanlarında annelik rolünün, sadece biyolojik bir önemi olduğu anlamına değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı şekillendiren bir rol olduğunu ortaya koymuştur.
Bu çalışmada, Türk destanlarındaki annelik rolü incelenmiş ve annenin toplumsal yapıdaki yerleri analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular, Türk destanlarında anneliğin sadece biyolojik bir süreç olarak değil, toplumsal ve manevi değerlerin aktarılması açısından önemli bir yeri olduğunu ortaya koymuştur. Manas ve Oğuz Kağan destanlarında, kadın karakterlerin annelik rolü, toplumsal yapıyla uyumlu şekilde şekillenmiş, ancak aynı zamanda annenin kendi içindeki manevi tutumu toplum üzerinde de etkili olmuştur. Bu çalışma, Türk destanlarında annelik temalarının, hem bireysel hem de toplumsal düzeydeki etkilerini anlamamıza katkı sağlamaktadır.
Kaynakça:
Akyüz, Ç. (2010). Manas Destanı’nda alp kadın tipi. Mukaddime, 1, 169- 180.
Bars, M. E. (2008). Oğuz Kağan Destanı Üzerđne Yapılan Çalışmalar, International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume 3/4 Summer, 227
Bayrak, İ. (2018). Kırgız aile ve sosyal-kültürel hayatında kadın. Uluslararası Türk Lehçe Araştırmalar Dergisi, 2(1). 358-366.
Çakmak, D. (2009). Manas Destanı’nın iktisadi incelemesi. Gazi Akademik Bakış, 3(5), 171-194.
Demir, E. (2022). Kırgız Türklerinin Yaşayan Öyküsü: Manas Destanı’nda Kadın Tipolojileri Ve Toplumsal Cinsiyet, Journal Of Ağrı İbrahim Çeçen University Social Sciences Institute, Aicusbed 8/1, 2022, 186-204.
Fedakâr, S., & Aksoy, H. (2019). Türk destanlarındaki kadın tiplerin tespiti ve tahlili: Kırgız destanları örneği, Millî Folklor, 16, 105-120.
Koç, Y. (2017). Banu Çiçek’ten Gülcemal’e alp kadın tipinin izleri. Journal of Turkish Language and Literature, 2(3), 147-154.
Ögel, B. (1948). Türk Efsaneleri Üzerinde İncelemeler: Uygurların Menşe Efsanesi, Ankara Üniversitesi DTCF Dergisi, C. 6, S. 1-2, 17-26.