DenemeSayı 21

Vıztopya

Hilmi Tunahan YILMAZ | RİZE Sosyal Bilimler Lisesi, 2023 Mezunu

Tilki kargadan şarkı istedi,

 Karga bu tuzağa düşüverdi.

 Söylenince düşünmeden şarkılar,

Bütün peynirler kucağa düşüverdi.

 

Yıllardır insandık, ne kadar zorlandıysak da çizgilerimizden çıkmadık. Çizgilerimiz vardı kıpkırmızı, herkesin uzun uzun çizdiği. Hepsini beyaza boyadık veyahut kısalttık. Fikirlerimiz vardı apaçık, bir o kadar da karacık. En çok da özelimiz vardı kimsenin bilmediği, haberdar dâhi olmadığı. Ne yaptık da hepsini kaybettik?

Biz kırmızı çizgiler çektik, onlar sildi. Biz istesek de üzerlerine yağmurlar yağdı, akıp gitti. Çizgilerimiz gelip de bize bir çift kol oluverdi. Fikirlerimizi sunar olduğumuz anda, onlar sundu. Boynumuza geldi de bir kolye oldu. Özelimiz hakikat özeldi bizim için. Her şeyi satardık da onu satmazdık. Vizonteleler ve radyafonlar geldi de özeli paylaşmak farz oldu. İşte en büyük hatayı tam da orada yaptık. O televizyonlar ve telefonlar sırtımıza geldi bize bir çift kanat oluverdi. Vızladık durduk. Veya öyle değil de şöyle yaptık. Kanatları sabit tuttuk, kolları pençeli çalı yaptık. Kolyemiz boynumuzda durdu ama ucuna bir telefon astık.

Nerden geldi bu vızlama/gaklama aşkı? Fikirlerimiz bizde kalsaydı, biz faaliyete koyunca başkaları görmeyecek miydi? Özelimiz özelliği gidinceye kadar bizde saklı kalsa batıyor muydu bize? Tabii ki batmıyordu. Ama âdemoğlu böyledir. Biz uzun süre rahat kalırsak biz insanlara rahat batar.

Evet vızlıyorlar. Sinek olmuşlar kanatlarını çırpıyorlar. Boyunlarındaki telefon gitgide ağırlaşıyor ama telefona kıyasla ne kadar küçücük bir sinek oldukları umurlarında değil. Telefon yükünü boyunlarından kesip atmak yerine, daha çok kanat çırpıyorlar, daha çok yıpranıyorlar. Tek amaçları daha yüksekte olmak ve daha fazla vızlamak. Sinek normalde yemeğini yerde arar, göklerde işi yoktur.  Ama herkes yerlerde ise biz yerde olamayız, farklı olmak zorundayız! Yükseliyoruz ve yükseliyoruz, sinek tanrımıza varmak istiyoruz. Çırpıyoruz kanatlarımızı varmaya O’na. Peki, varabiliyor muyuz? Hayır. Hepimiz yükseldik bu yüzden yerler ıssız ve sakin. Bütün besinler bu yüzden yerde kaldı. Yemek yemiyoruz. Bu yüksekte nefes alamıyoruz. Bazılarımızı kuşlar, bazılarımızı ise rüzgâr alıp götürüyor. Hep güldüğümüz bir sinek vardı. Yine bir gün vızlayarak giderken deli sinek çıkageldi:

-Tanrıyı gördüm! Tanrıyı gördüm! Varacağımız tanrıyı gördüm! Hepimizi toplasak onun kadar büyük olamayız! Kanatları gökyüzü, kolları nehirler kadar. Anlamadım ama çok yüksek sesle ve durmaksızın vızlıyor. Kanatlarını çırptıkça fırtınalar kopuyor, kolları ile durmadan çalışıyor. Kafasında bir taç yok üst üste birkaç taç var. Saymak istedim ama dört veya beşinci taçtan sonra taçlar bulutların üstüne çıktı, göremedim. Göğsü ise iki tarafı dâhil onlarca madalya ile doluydu. Hepsi güneşten parlak farklıca bir sürü madalya.

Hiç inandırıcı gelmese de inanmak istedik. Varacağımız şey buydu. Mutlu da değildik, ne kazandık? Kazanmayı bırakın fazlasıyla kaybettik. Çizgilerimizi, özelimizi, fikirlerimizi, farklılaşacağız diye hepsini birer birer kaybettik. Boynumuza astığımız telefonların kurbanı olduk. Olmamız gereken yer ıssız, sakin. Artık yerde kalan güçsüz, boynunda telefon yerine fikir taşıyan sinekler bizden farklı. Hepimiz kanat çırpmayı bıraktık, yere doğru süzülüyoruz. Telefonu daha ağır olanlar benden, bizden daha hızlı. Benden yüksek olanlar daha fazla ivme kazandı da beni geçti. Hızlananlar dışında herkes bilse de uyarma gereği duymuyor. Telefonun ne kadar ağırsa, ne kadar yüksekten bıraktı isen kanatlarını çırpmayı, o kadar hızlı yere çakılacaksın. Evet, uyarmadık. Uyarmayı da planlamıyoruz. Çakılsınlar bizden önce varmak istedikleri yerin en diplerine. Hepsine bol şans!

Şarkılar söylettik, yalanlara inandık.

Sinekleri vızlattık, kargaları gaklattık.

Böyle kişiler bol oldukça,

Karınlarımız yoldaş, doyar; gayet açık!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu