KitaplıkSayı 1

“Roman Gibi” Kitabı Roman Değil

Ecem KARAKURT | Rize Sosyal Bilimler Lisesi, Hazırlık-C

Okumak fiili ne kadar da masum bir fiil, değil mi? Fakat sadece tek başınayken… Okumak fiilinin emir kipleriyle kullanıldığını düşünsenize… İnsanın içindeki okuma isteği nasıl da siliniyor, nasılda uçup gidiyor.

Bir diğer sorun ise okumaya zorlanmak. Sizce bir insan isteyerek mi, yoksa istemeyerek mi okuma isteğini kendine kazandırır? Ben, “isteyerek” dediğinizi duyar gibiyim. Ne yazık ki aile içinde bu tür sorunlara sıkça rastlanmaktadır. Peki ya okuma isteği olanlar? Onlarda da bazen tam tersi durumlarla karşılaşılabiliyor. Söndür şu ışığı! Vakit çok geç, dışarı çıksana bak hava ne güzel hava var. Neden tam kitap okunacakken hava hep güzel ve geceler karanlık? Ne yazık ki işte bu yüzden okuma isteği yerle bir olmakta çok zaman.

Kitap okurken hayallere dalmak ve olacakların sonunu merak etmek gibi bir duyguyu tatmak ne kadar da güzel. Kitapların fragmanları var mıdır? Hayır. Peki ya neden? Çünkü eğer fragmanları olsaydı, hayallere dalamazdık da ondan. Televizyonları, sinemaları bir düşünün bir film başlamadan birkaç gün önce fragmanı çıkar ve siz o filmi izlemeye gittiğinizde olayların gidişatını bilirsiniz. Ama kitaplarda gidişatı bilmek için hayal edersiniz. Kitap okumak, işte bu yüzden hayal dünyamıza renk katar. Çünkü okumak, yazarla birlikte sürekli bir yeniden yaratma eylemidir. Okur, yazarı tamamlayandır.

Herkesin, küçükken sürekli okuduğu ya da onlara okunan aynı bir masal vardır. Sen sürekli ona aynı masalı okursan hayal dünyasını geliştiremezsin. Çünkü kitabın gidişatını bilmektedir. Ve o hep heyecanla dinlediği bölümün gelmesini bekler diğer bölümleri dikkate almaz. Bu sorun ülkemizde çok yaşanmaktadır. Ve iyi bir sonuç vereceğini düşünmüyorum. Çocukların bu şekilde hayal kurmaları önlenmekte.

Bir kitabı anlayabilmek için anlaşılabilir bir dilde okumalısın. Kitabı bir an önce bitirmek için değil anlamak için okumalısın. Daniel Pennac’ın “Roman Gibi” kitabında yer alan özdeyiş tam da bunu anlatmakta. “Genelde ulaşmakta acelecilik göstermediğimiz bir şey çok daha güvenli ve hızlı elde edilir.” Yani sana daha çok katkısı olur.

Bazı kişiler vardır ki daha yola başlamadan kendilerini bitmiş olarak görüyorlar. Eğer kendimizi başlamadan bitmiş olarak görürsek, kendimize bir şey kazandıramayız.

Okuma zamanına gelecek olursak kitap okumaya hiç vaktim yok diyen bireyler aslında içlerinde o okuma arzusunu hapsedememiş olan kişilerdir. Alışverişe çıkan, evin her köşesinde koşturan bireyler vakit buluyorsa siz, sadece rahatına düşkün olan siz, nasıl vakit bulamıyorsunuz? Demek ki okuma aşkı hayatın sana kattığı yorgunluklara rağmen hala devam ediyorsa sen gerçekten o aşka sahipsin demektir.

Daniel Pennac, bu kitapta daha çok okuma arzusu, dil ve aile içindeki eğitimi konu alıyor. Kitapta çokça yabancı adlar geçiyor. Onları okumakta birazcık zorlandım belki ama okuma arzusunun ne kadar önemli olduğunu kitabın her sayfasını çevirişimde anladım.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu