
Her insan yaşamak için bazı değerlere ihtiyaç duyar. İşte edebiyat tam da bu noktada karşımıza çıkar. Bazen yemek yemek ve su içmek kadar yaşam kaynağımız olur edebiyat. Elbette herkes için aynı ölçüde değildir edebiyatın gerekliliği. Böyle olmakla beraber her okur için karşılık bulunması gereken bir sorundur edebiyatın konumu çünkü edebiyatın insana kattıkları ölçülemez bir niceliktedir. Edebiyat alanındaki kuramsal çalışmalarıyla bilinen ve Edebiyat Ne İşe Yarar (Metis yay.) adlı önemli bir kitabı dilimize çevrilmiş olan Rita Felski’nin bir sözü edebiyatın bu önemli katkısını açıklıyor: “Edebiyat sayesinde kendimizi tanır, ondan büyülenir, bilgilenir, şaşırır, uzun lafın kısası ondan faydalanırız.”
Edebiyatın insan hayatındaki yeri, işlevi hiç kuşkusuz yadırganamaz. Hayatımızın temelidir çünkü o. Hayatımız onunla anlam kazanır; biz edebiyat aracılığıyla kendimize sığınacak bir mekân buluruz. Usta deneme yazarımız Suut Kemal Yetkin’in de dediği gibi, “Roman okuyarak, şiir okuyarak varlığımızın darlığından kurtuluruz.” Edebiyat insana kendinsin tanıttığı gibi onun başkalarını tanımasını da sağlar. Ben neyim, ne olacağım gibi temel sorularımıza karşılık ararken edebiyat bizi bir yolun başına getirebilir ve insanı kendi kendine öğretir. Bu nedenle vazgeçilmez bir yol göstericidir edebiyat. İnsan, öyle olur ki bir kitapla kendini bulur, bir kitapla hayatını değiştirir. Orhan Pamuk’un da vurguladığı gibi “Bir kitap okudum, hayatım değişti.”
Günümüzün edebiyat ortamında başköşede oturan kuşkusuz romandır. Her ne kadar kurgusal bir âlem ve eğlence gibi görünse de roman, yaşamayı öğretir bize. Açıkçası roman yalnızca hoş vakit geçirmek için okunmaz. İnsanın hayata karşı daha duyarlı olmasını sağlar roman. Sanatçılar, kendi duyarlı tutumlarını bize aktarılar böylece. Tolstoy’un dediği gibi “Sanat, esas olarak insanların duygularını başkalarına ulaştırma yetenekleridir.” O halde edebiyat eserini var eden nedir? Hiç kuşkusuz bu okuma eylemidir. Edebiyat eseri ancak okunarak anlam kazanır. Roman bir yolculuktur ve bu yolculuğun iki yorulmaz yolcusu yazar ve okurdur. Roman bize bilgi vermez belki ama bizi hissettirir. Edebiyata olan yakınlığımız romanla sınırlı kalmalı belki başka metinleri de okuyarak yaşama alanımızı genişletme fırsatı bulabiliriz.