KitaplıkSayı 22

Dünya’nın Ahireti

Rümeysa ÖZKAN | RİZE Sosyal Bilimler Lisesi, 12-C

Kutadgu Bilig’de yer alan “Bu dünya bir tarladır. Bugün buraya ne ekerseniz yarın onu biçersiniz” sözü beni bu başlık altında yazmaya itti açıkçası. Nedir bu tarla önce bu konudan başlamak istiyorum. Burada yer alan tarla benzetmesi, bizim bu dünyada yaptıklarımız, söylediklerimiz, hissettiklerimiz kısacası tüm eylemlerimizi kapsayan bir durumdur. Bu hayat için birçoğumuz yaşamımızı feda ederiz bir evimiz, bir arabamız olsun diye hâlbuki o malın bize bir faydası olmayacağını biliriz. Sadece bu dünyada elimizde bulunacak bir şey için kendimizi bu kadar heba etmeye değer mi orası tartışılır. Ogdurmuş’un bu konu hakkında söylediği çok müthiş bir söz vardır: “Dünya malı hayat için yaratılmıştır.” Tam bu söz üzerine kitapta akıbeti temsil eden Odgurmuş’un akıl ve bilgiyi temsil eden Ögdilmiş’e ahiret hakkında vermiş olduğu nasihatlere rastlarız.

Kitaptaki başlıca nasihatler şu şekildedir: Dünya malı ve makamın hiçbir önemi olmadığı, peygamberin bile öldüğü bu dünyada toprağın altınca ne kadar çok seçkin insan olduğu ve seçkinliklerinin onlara hiçbir fayda sağlamadığı, zamanı boşa harcamamalı bunun yerine Allah’ı aramalı ona güvenmeli ve ondan medet ummak gerektiği, insan az ile yetinmeyi bilmeli zevk ve çok şey için insanların kulu olmaması gerektiğidir. Dünyada sırf zevkimiz için yaptığımız davranışların aslında hiçbir işimize yaramayacağını düşündüğümüz zaman ne kadar garip hissederiz değil mi? Hâlbuki o davranışlar bizi mutlu ediyordu. İşte tam da bu nedenle bize yaralı olabilecek şeyler yapmalı faydasını göreceğimiz eylemlerde bulunmalı ve ahiret için çabalamalıyız. Ogdurmuş’un da dediği gibi “Kim dinlenerek arzusuna kavuşur?”  Bu kısacık zamanımızı boş yere tüketmemeliyiz, geçen zaman bir daha geri gelmeyecektir. Bir nevi insan dünyevi işlerden dolayı kendini ahirette ateşe atmış demektir.

Kitapta yer alan hükümdar yani Küntogdı dünyanın geçici olduğunu ahiret için de bir şeyler yapması gerektiğinin farkına varıp çok sevdiği ve güvendiği Ögdülmiş’den bilgili olarak tasvir ettiği Odgurmuş’u görmek ve konuşmak istediğini, onları bir araya getirmesini rica eder. Ögdilmiş de Hükümdarın bu isteğini yerine getirmeye çalışmış ve Ogdurmuş’tan ona anlattıklarını hükümdara da anlatmasını istemiştir. Nihayetinde Ogdurmuş, Hükümdar ile buluşmuştur. Hükümdar, Ogdurmuş’a dünya ve ahiret hakkında ona nasihatler vermesini istemiştir. Ogdurmuş da hükümdara kendi bildiklerini anlatmaya başlamıştır. Hükümdar bu sohbetten çok memnun kalmış ve öğrenmek istediği sorunlara cevap bulmuştur. Bu dünya için çırpınıp didinirken ahiret adına hiçbir şey yapmadığını fark edip doğru bildiği yanlıştan vazgeçmiş ve ahiret için de bir şeyler yapmaya karar vermiştir. Aslında bu nasihatler sadece hükümdar için geçerli değildir bunları nesnel ve evrensel nasihatler olarak ele almalıyız.

Ogdurmuş’un hükümdara vermiş olduğu bir tavsiyeyi alıntılamak istiyorum. “Bu âlem nasıl olsa gidecektir; sen kaybolup gitmeyecek bir iyilik yap. Dünya kalır, doğan ölür; insandan kalacak olan iyi veya kötü addır.” Herkesin de bildiği üzere hayatta ölüm denen bir kavram vardır. Kimisi için bu bir son kimisi için de bir başlangıçtır. Hayata her gelen ölmek için gelir aslında. O kısacık süreyi herkes kendine göre doldurmaya çalışır oysa ki yapmamız gereken hayatı doğru geçirmektir. Doğrudan kastım her istediğimizi yapma, gezip eğlenme değildir, arkamızda güzel bir ad bırakmak ve nesillerce güzel anılmaktır. Güzel anılmak elbette herkesin isteyeceği bir şeydir ama herkesin uğruna ömrünü heba edeceği bir şey değil. Herkes güzel anılsaydı şu an milyonlarca kişinin ismini ezbere bilirdik ama bazıları var ki herkesten çok çalışan ve toplumun huzurunu sağlayan, işte böyle kişiler olmaktır amaç. Tabi ki kolay değildir bunu yapmak ayrıcalıkları vardır örneğin nefsine karşı koymalıdır ve ona uymamalıdır, herhangi bir işe kalkıştığı zaman istişare etmelidir, gönlünü faydasız şeylerden uzak tutmalı ve dünyanın kirlerinden arındırmalıdır, ölümün farkında olmalı ve ona göre kendini hazırlamalıdır, davranışlarına dikkat etmeli çünkü davranışları insanın kendisini temsil eder ve son olarak insanlarla uğraşma uğruna ibadetini bırakmamalı çünkü gençken yapabildiği şeyleri insan yaşlanınca yapamadığının bilincinde olmalıdır. Aslında tüm bu söylediklerim, Odgurmuş’un, Hükümdar Küntogdı’ya vermiş olduğu başlıca öğütlerdendir. Bizim bilincinde olmamız gereken şey ise hükümdarda olsan ağa da olsan vezir de olsan bu nasihatleri üzerine almalı ve ona göre hareket etmektir. Zamanımız daralmaya başlamışken hem ahiret için hem de dünyamız için çalışmanın zamanı gelmedi mi?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu