
Bence okuryazar demek herhangi bir şey okuyup sonrasında ondan hiç etkilenmeyen, hayatına bir katkı sağlamayacak bir biçimde eleştirmeden okuyan kesime denir. Okur olmak ise kitabı kitap olarak değil de farklı dünyaları görmek üzere açılan bir pencere gibi düşünerek onu bir hazla okumasıdır. Açıkçası kendimi ikisinde görmüyorum çünkü bu aralar ne kitap okuyor ne de bir yazı yazıyorum (test ve tost arasında gidiyorum) ama gelecekte ikisinden biri olacaksam okuryazar olurum diye düşünüyorum
Lisenin çok yönlü olduğunu düşünüyorum ama değerIendirebilene. Bu söylediğim de öğrenciye bağlıdır eğer öğrenci önüne koyulan fırsatları değerlendirmez ise fırsatın değeri veya büyüklüğü bir işine yaramaz kısaca lise ona okul okumak dışında bir şey katmaz.
Genelde üniversite hayata atılma olarak görülür ama bence insanı hayata hazırlayan ilk bölüm lisedir. Nedeni ise lisede insan çeşitliliğinin ve görüşlerin çok farklı olduğu ilk yerdir.
Ben olmak istediğim liseli değilim çünkü sistem buna izin vermiyor. Tabii bu biraz da çevremle alakalı olabilir.
Şu zamana kadar her derse sadece ders gözüyle baktığımızdan en önemli ders olması gereken ve bir ders olarak değil de hayatımızın bir parçası olan Türkçe dersini bile önemsemeyen öğrencileriz. Bunun suçlusu yalnızca sistemi yönetenler değildir, yönetilenlerin de ses çıkarmamasıdır. Tabi biz öğrenci olarak kendi çapımızda bir eleştiri yapıyoruz veya başkaldırıyoruz ama ne fayda…
Düşünmeyi öğrenmek gayesinin en büyük engeli eğitim sistemidir. Eleştirme yapmamızı istemeyen bilgiyi araştırmadan kabul etmemizi isteyen bir sistemdir. Bu sisteme alışmış öğrenciler zincirlerini kırmak isteseler de buna güçlerinin olmadığına inandırıldıkları için bu hayat böyle geçiyor.
Okumak hayatı anlamlandırmak için bir yoldur. Kolay gibi gözükse de çok kaygan ve uzun bir yoldur. Bu yolu nasıl, hangi kitap ve yazarlarla geçtiğiniz önemlidir. Tek okunuşta anlamlandırdığınız kitap size çok bir şey katmaz iken her okuyuşunuzda farklı şeyler öğrendiğiniz, okurken zorlandığınız kitaplar sizin o yolda istikrarlı yürümenizi sağlar. Kumaşımın bu tezgâhta dokunmamasının nedeni ben olabilirim çünkü yazının, yazarın, okumanın önemini bu zamanlarda daha iyi anlıyorum.
Maalesef ben, romansız yaşayamam diyenlerden değilim. Bunun nedeni hem kendimi yönlendirmekte başarısız oluşum hem de çevremin kitap okumayı yapmamasıdır. Belki de hayatımı çok etkileyen bir roman okumamamdır. Öğretici metinler varken romana yönelmemizin sebebi öğrenmekten çok kitap okurken zevk almak istediğimizdendir veya yaşamak istediğimiz ama yaşayamadığımız hayatların nasıl yaşandığı hissetmektir.
Roman insandan ve çevresinden etkilenir. Okuyunca farklı insan tipleri veya yaşanılan yerler, hayatları öğreniyorsun ve kendini onların yerine koyunca farklı dünyanın insanı gibi hissediyorsun.
Benim için ‘Yankılı Kayalar’ adlı roman dönüm noktam olmasa da romanı sevdiren romandı. İlk okuduğum romanlar arasında yer alır. Konusu beni cezbetmişti çünkü ilk defa abi kardeş arasındaki sevgiyi, hayat zorluklarının nasıl atlatıldığını veya vay be böyle hayatı olanda varmış meğerse dedirten bir kitaptı. Yakın zamanda okuduğum ve beni çok etkileyen bir diğer kitap da ‘Âşıklar Bayramı’ oldu. Bu kitapta ise baba oğul arasındaki mesafeyi daha iyi öğrenmemi sağladı. Ben kız olduğum için babamla aramda farklı bir bağ olduğunu biliyordum ama bir oğul ile bir babanın bağının nasıl olduğunu hep merak etmiştim, bu kitap sayesinde merakımı giderdim. Bir de bu kitapla baba sevgisinin önemini tekrar anlamış oldum.
Şiirin insanı değiştirdiği doğru olabilir. İnsanın ruhuna iyi geliyor, bastırılmış duyguların sesi oluyor. Bazı insanlarda ise söz yığınından farksızdır, belki de duyguları çoktan ölmüştür böyle düşünenlerin. Benim için ise şiir yaşayamadığım duyguların tasvir edilmiş halidir. Hiç duymadım duyguların tasvir edilmesi ve benim onu okumam hayal dünyamı genişletir veya o duygunun az da olsa ben de var olmasını sağlar. Şiiri yazanın zorlandığı kadar okuyucuda zorlanıyor çünkü genellikle kelimelerin anlamları direk verilmiyor. Bizim yani okurun yorumlayıp anlamasını bekliyor. Bu nedenle de her şiir insandan insana farklı duyguları uyandırıyor.
Ben daha çok olay örgüsü olan, sürükleyici metinleri seviyorum, bu nedenle şiirle çok ilgilenmem ama şiir insanın duygularını betimleyen en güzel şeydir diye düşünüyorum.